1 Ekim 2010 Cuma

Merhaba,

Siz buna ne ad veriyosunuz bilmiyorum ama ben acı çekiyorum.
İçimde tutamadım bak yazdım yine.
Hani seni özlediğimi de içimde tutamayıp söylediğim gibi işte.
Sonra sen öğretmiştin bana her şeyin söylenmemesi gerektiğini.
"Benden bişey bekleme, bi daha olmaz" dediğinde öğrendim içime atmayı.
Bigün yine benim olursan, işte o zaman devam edicem buraya yazmaya.
    Hoşçakal sevgilim, öp kendini benim için.

24 Ağustos 2010 Salı

Erkekler ne ister, Kadınlar ne ister.

Bugüne kadar kendime sordum durdum.
Hani hissettiklerimiz bu kadar aynıyken neden anlaşamıyoruz.
"Erkekler ne ister ?" sorusu. Bunu çoook önceden durum yapmıştım Face'te.
Yine oturdum oturdum düşündüm. Uyuyamıyodum ve beynim aptal bi C vitamini iğnesi yemişçesine, Oscar'lık senaryolar yaratıp, konudan konuya atlıyodu.

Hani şu "dış görünüşle ilgilenmiyorum, içe bakıyorum" tamamen yalan biliyosunuz dimi ?
Şu herkezin inandığı "kişilik tipi 5e katlarmış" lafı da yalan onu da biliyosunuz dimi ?
Yani iyi bi insan olmanın elbette muhteşem bi değeri var. Ve en değerlisi de bu.
Ama bu tamamen tamam değil. Ajdar çok iyi bi adam olsaydı, onunla çıkarmıydınız ?
-Şu an hayatım boyunca gördüğüm en berbat erkek profiline örnek arıyorum, bekle.-
Hıh! Recep İvedik, Dünyanın en müthiş, en iyi kalpli insanı olsa, onla çıkarmıydınız ?
Buna cevabın evetse hacı, bil ki kendini kandırıyosun. Kafanı kaldır da dünyaya bak.
Tamam tekrar ediyorum, tip hiçbi zaman herşey değil, hiçbi zaman da olamaz.
Ama kendine gel, eline yüzüne bakılır bi insan olmak lazım dimi ?
Yok ben kadere bırakıyorum bu işi diyosan, seni sen olarak görücek olan insanı ancak kendini senin gibi kadere bırakmış bulabilirsin, onun da bi erkek olma olasığı olsa olsa %0.05 falandır. Bulursan ne mutlu sana. Ama biliyorum, bulamıcaksın. Kusura bakma.

Hani konuşup duruyoruz ya, erkekler dış görünüşe bakıyolar bilmem ne diye.
Abi ben erkek olsam, bende bakardım. Hatta hepsinden çok bakardım.
Adriana Lima gelcek sana çıkma teklif etcek, sen gidip "yok hacı ben almıyım" diyip sınıfındaki avel kızlardan biriyle mi çıkcaksın ? Uyanmak lazım. Gerçek bu.
Güzel olmak şart yani. Hı ama seviyeleri olur. Az güzel, güzel, çok güzel kızlar.
O zaman erkeklere de seviye ekleriz bizde. Eh işte, idare eder, geçerli ?
Buda bize yakışabilir o zaman.

Hatta ve hatta bu gece ne istediklerini de kaptım. Valla billa anladım. Keşfettim yani.
Aydınlatıyım sizi. Güzel bi kız olmanızı istiyolar. Elinize yüzünüze bakılsın.
Muhabbetiniz iyi olsun istiyolar. Hani konuşulabilsin, baymasın.
Güvenilir olmanızı istiyolar. Arada duygusallaşırsa, bunu sır olarak saklamanız için.
Dürüst olmanızı istiyolar, yalanı hiçbi insan evladı sevmediği için.
Sadık olmanızı istiyolar, eh arkadan vurulmayı da kimse istemez.
Rahat olmanızı istiyolar, çünkü kasılmış insanla takılmak zordur.
Susmanızı istiyolar, 7/24 dırdır yapan kıza ben bile katlanamam.
Aptal kızsal mevzularınızı duymak istemiyolar, onları ilgilendirmediği için.
Azcık aptal olmanızı istiyolar çünkü zeki kızı kızlar bile sevmez.
Kıskançlığın dozunu abartmamanızı istiyolar.
Tamam biraz kıskanılmak iyi gelir ama aşırı kıskançlık yapıp boğmanızı istemiyolar.
Güvenilmek istiyolar, ama çokta değil.
Gerektiğinde çocuklaşıp, gerektiğinde olgunlaşmanızı istiyolar.
Çünkü kimse kız kardeşiyle yada annesiyle çıkıyomuş gibi hissetmek istemez.
Sanki ona muhteşem bişeymiş gibi davranıp, onsuz olamayacağınızı belirtmenizi,
Ama buna inandıkları an onları dünyaya indirip güçlü olduğunuzu göstermenizi istiyolar.
Sürekli aramanızı istiyolar, ama bazen aramayıp merak ettirmemenizi de istiyolar.
İstediklerinde size ulaşmak istiyolar, ama aslında ulaşamayınca sizi daha çok istiyolar.
Kaçmanızı istiyolar, ama çok kovalamak da istemiyolar.

Doğruyum dimi ?
Bunu bugüne dek olan ilişkilerinizi düşünüp okursanız daha çok hak verceksiniz.
Aslında o kadar da zor değilmiş yani daha çok "yapıyormuş gibi yapmak"la ilgili.

Ama oturdum düşündüm de.
"Madem bu kadar basit, neden anlaşamıyoruz ? O zaman kadınlar ne istiyor?"
Ve şuanda bunu yazabilmem için , daha 8608496849 fırın ekmek yemem lazım.
Çünkü ben ne istediğimi hayatım boyunca hiç bilmedim.
Ama en basit şekilde hiç uzatmadan buna şöyle cevap verebilirim.
A) Herşeyi. B) Sahip olduklarından daha fazlasını.
Sanırım burda da haklı olabilitem var. İşte böyle. İyi geceler.

22 Ağustos 2010 Pazar

Bunun başlığı yok sevgilim.

Parlak yıldızlar karanlık yalnızlıklara ışık yakmış bekliyor.
Bir gece daha gündüze özenip bitiyor.
Minik balkonumdan izliyorum karanlığın şehre olan hakimiyetini.
İçten ve masum bir sesle şarkı mırıldanıyorum hafifçe.
Sözlerin ritmiyle senfoni oluşturan hıçkırıklarımı,
Gecenin koyu karanlığına karıştırıyorum.
Söylenilenlerin kalıp ölçülerine farklı anlamlar yükleyip,
Umutlarımı birkez daha yaralıyorum.
Sonra bitti deyişin geliyor aklıma.
Bende nelerin başladığını bilmeden "bitti" diyorsun.
Yaşananları rahatça sindirebilen tavırların kırbaçlıyor içimdeki aşkı.
Giderken sadece kırık bi kalp ve birazda gözyaşı bırakıyorsun bana.
Şehir de sakin ve suskun. Sanki acımı hissediyor gibi.
Ama perdeler inmiş senin gözlerine.
Görmüyor musun ? Yarım kalmış aşklar var biyerlerde.
Bu hikayenin kahramanı tek değil.
Başaramıyorum yalnızlığı. Panzehir ol zehrime.
Gitme.
Hadi anla artık. Sensizliği içime gömmek bana göre değil.
Ömrümün kıyılarında gelip gidişlerinle,
Aklımdan silip atamadığım senli hayaller gözümün önünde.
Sen hayatımın kesip atamadığım kangren yanı. Gitme.
Gidersen bi yanımı toprağa gömmüş olucam senle.
Benden de gitmemi isteme.
İsmini anmadan gitmek çok zor.
Ayrılıklar gitsin sen kal benimle .

.                  selintopçuoğlukalpmehmetcanakkankalp.*

17 Ağustos 2010 Salı

Hepinizinağzınasıçayım.

Benim asıl sinirimi bozan şey,
Herkesin herşeyi çok bilmişlik edasıyla kendini nazik olmaya zorlaması.
Nasıl yapabiliyosunuz bunu ? Ya da neden yapıyosunuz ?
Evet gençler sorumuz buydu. Yani SORUNUMUZ.
Baksanıza hepiniz derin bi bok çukuru içinde hapsolup kalmışsınız.
Ve hala nazik davranıyosunuz mınakoduğum insanları. Hala !
Kabalaştım. Çünkü beni siz böyle yapıyosunuz sikko beyinliler.
Ben onyedi yaşıma daha yeni girdim.
Bazı şeylerin farkına yeni yeni varıyorum.
Bazen eksik, yalnız ve çaresiz hissediyosun.
Sonra ne mi oluyo ? Yazıyosun.
Peki sonra noluyo ? Bazı insanlar sana hak veriyo, seni anlıyo.
Ben onyedi yıldır kendimleyim. -tamam bazen kendimi kaybettiğimde oldu ama-
Onyedi yıldır lan onyedi yıldır ! Ben onyedi yıldır kendimi anlamış değilim.
Benim annem babam beni anlıyamıyo, sevdiğim insanlar beni anlıyamıyo.
Peki siz orda gavuramı gibi oturup götünüzü yayarak beni nasıl anlıyabiliyosunuz ?
Ne sanıyosunuz lan kendinizi !
Gerizekalı bi psikolog havasında "anlıyorum" diye bızıklayıp duruyosunuz.
Anlamıyosunuz. Anlamıyolar. Kimsenin bi sik anladığı yok.
Ben de sizi anlamıyorum. Anlayamamda.
Zaten ben buraya beni anlayın diye yazı yazmıyorum bebeler.
Sadece lağıma dönen beynimdeki fareleri salıyorum.
Beynimi kemiriyolar. O kadar.
Ben her an bu nazikliğiniz ve yapmacıklığınız için biraz daha kusuyorum.
Midem ekşiyor. Daha fena oluyorum.

Sadece 5 dakikalığına gelecek için neler hayal ettiğinizi düşünün.
O adamı, evinizi, çocuklarınızı, işinizi, mutlusunuz. Pembe bi klozetiniz bile var.
Ve hemen gidin sıçın, kusun, işeyin.
Bakın bu kadardı.
5 dakika bile sürmedi dimi ?
Sizin o hayallerinizi süslediğiniz gelecek NAH gelecek.
Başkalarını anlamayı kesin.
Ve şimdi siktir olun.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

O bir daha geri gelmiycek..

Siz hiç herşeyinizi kaybettinizmi ? -Ben kaybettim. Birkaç yıl önce.
Annem, babam, arkadaşım, dostum, kankam. Hepsi oydu. Herşeydi o.
Uğursuz gün. 4 Ekim 2007 Perşembe.
Sonun sonunun sonununa gelmiştim.
Çok mutsuzdum. Çünkü o hastanedeydi. O, dedem.
Ama biliyordum. İyileşicekti. İyileşmek zorundaydı. Beni bırakıp gitmezdi o.
Annem hastanede onun yanında kalıyordu.
Yarım saatte bi arayıp dedemin durumunu soruyordum. İyi diyordu bana, iyi.
Babama ısrarla beni hastaneye götürmesini söylüyordum.
Çünkü dedemi mutlaka görmem gerekiyordu. İçim hiç rahat değildi.
Yarın gidicez, söz, dedi. Ama o yarın hiç olmadı.
Sonra telefonuma bi mesaj "başın sağolsun."
Hayır dedim. Hayır olamaz. Ölmedi o. Ölemez. Ölmez. Gitmez beni bırakıp.
Annemi aradım hemen. Dedem nasıl dedim.
Sustu önce. Sonra derin bi nefes aldı. İyi dedi, iyi.
İnandım. Belkide inanmaktan başka çarem yoktu o an.
Sonra babam geldi. Konuşmamız gerekiyor diyerek abimi ve beni odaya çağırdı.
Söyledi işte. O lanet cümleyi söyledi. Öldü dedi. Öldü !
O cümleden sonra hatırladığım tek şey, yere yığılışım ve kulaklarımdaki korkunç uğultu.
Öldü o. Bidaha gelmiycek. Hiç. Kelimeler o kadar anlamsız ki..
Bidaha onun maviş gözlerini hiç göremiycem.
Bidaha sabahları gıdıklayarak uyandıramıycam onu.
Bidaha sigara içtiği için kızamıycam.
Anlatamam şuan hissettiklerimi.
Unutmıycam seni hiç. Dünyanın en iyi insanı olduğunu hiç unutmıycam söz.
Beni böyle bırakıp gittiğinide unutmıycam. Daha son kez sarılamamıştım bile.
Neden beklemedin ?
Şimdi kim hergün kurabiye alıcak bana ? Kiminle yiycem jelibonlarımı ?
Kışın ortasında dondurma istiyorum diye tutturduğumda,
senden başka kim simit yemeğe ikna edebilirki beni ?
Kimin omzuna çıkıp dut toplıycam ?
Kiminle kedilere mama hazırlıycaz ?
Köpeğimizi kiminle birlikte yıkıycam ?
Kimin dizine yatıp film izliycem ben ?
Tatillerimi kiminle geçiricem ?
Senin o küçük yastığına kim yatıcak şimdi ?
Böyle zamansız gidilir mi ?
Daha ektiğimiz şeftaliler bile meyve vermemişti.
Hani ilk şeftalimizi birlikte yiycektik ? Söz vermiştin.
Daha salıncak kurucaktık bahçemize.
Neden gittin beni böyle yalnız bırakıp ? Söylesene neden, neden !

O rüyamdaydı bugün. Gerçek gibiydi aynı.
Geldi. Biliyorum.
Dizlerinin üzerindeydi kapıdan içeriye girerken.
Sonra odanın ortasına oturdu.
Titreyerek bana baktı o masmavi gözleriyle.
Ama gözleri ışık saçmıyodu artık.
Burda çok yakıyolar dedi, çok yakıyolar..

.

29 Temmuz 2010 Perşembe

OnyediOnyedi.*

Bugün benim 17min ilk günü.
İçim kıpır kıpır ama bi yandan da büyüyor olmanın verdiği burukluk var.
Kabul etmek gerek güzel bi 16 yaş geçirdim.
Tüm aksiliklere rağmen, baktığımda mükemmel bi dost var elimde.
16'mda buldum onu. Gizem Aşık. kalp.
Hep uğur getirdi bana, hep güldük birlikte.
Ve Tanrı en büyük mutluluğu 16mın sonuna saklamış sanırım.
Evet son 4 ay..
Sevgilim, seni seviyorum.
Bak 16m bitti, 17 oluyorum. Büyüyorum, olgunlaşıyorum.
Seni dünyadaki kötü olan herşeyden uzak tutmak istiyorum.
Ben bizi korurum. Çünkü sen korkarsın tamam mı ?
Hayatım boyunca hiçbişeyden korkmadım ben.
Ama sen kendin söyledin. Sen safsın sevgilim, kanarsın. Canın yanar.
Ben varım. Bize zarar gelmesin diye herşeyi yapabilirim.
Sen bunu bilmezsin, ama yapabilirim işte.
Hem zaten büyüyorumda.
Gerçi ben ne kadar büyürsem büyüyim hep senin miniğin olarak kalıcam.
Bu değişmicek unutma. Değiştirmeyede çalışma.
16'ma dek yoktun. Ama bundan sonra hep ol istiyorum.
Ben her doğumgünümde yalnızdım.
İzin verirsen artık bundan sonrakilerin hepsinde seninle olmak istiyorum.
Bugün eğer bu kadar huzurluysam, sen benimle olduğun için.
Seninle iyileşmeyi seviyorum. Seninle büyümeyide. Hayat anlamlandı seninle..
Yüzün yüzüme yakın olduğunda sanki mıknatıs gibi sana çekildiğimi hissediyorum.
Senin omzunun üstünden gördüğüm dünya muhteşem.
Sen yanımdayken işte şimdi tamamlandım diye düşünüyorum.
Şuan dünyanın ikimizin dışındaki geri kalanı zerre kadar umrumda değil.
Kıyametler kopsun, dünya isterse yuvarlak şeklinden tepsi şekline bürünsün.
Denizler yansın, güneş gidip bi daha hiç gelmesin. Hiçbiri umrumda değil.
Ben iyiki doğmuşum. Ve sen iyiki beni bulmuşsun.
Kaybetmemek dileğiyle, 17ime hoşgeldin benimle birlikte :)

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Bigün geleceğimiz gelicek.

Az önce yatıyordum. Tavanı izliyordum. Sonra gözlerim elime gitti.
Tırnaklarıma, ojelerime. Beyaz.. Sen çok beğenmiştin.
Ellerimi ellerine alıp tırnaklarıma dokunmuştun. Çok güzeller demiştin.
Şimdi hatırladımda ilk buluşmamızda da pembe oje sürmüştüm.
Dur dur geçmişi bırakıp geleceği düşünelim birazda.
En baştan alalım şimdi bekle.
Ben her sabah uyandığımda senin yanına gelmeliyim aslında.
Sen yatağında mışıl mışıl uyuyo olucaksın.
Ben seni öyle görünce gülümsiycem. İyiki var diycem senin için..
İyiki var, iyiki benim, iyiki sevmişim onu.
Sonra biraz daha yaklaşıcam, saçlarını okşayıp battaniyeni düzelticem.
Yerin varsada yanına kıvrılırım biraz zaman geçirip kahvaltı hazırlamaya giderim.
Krep yapıcam bazen, bazen omlet. Bide çay demlerim sana, sevdiğin gibi.
Bahçemize kurarım kahvaltı soframızı, herşey hazır olunca gelip uyandırırım seni.
Geldiğimde sana 'aşkıım' diye seslenip öpücüklere boğucam.
Sende o dünyalar güzeli gözlerini açıp gülümsiyceksin bana.
Sonra tekrar kapatıp 'beş dakika daha yaa' diye mırıldanıp şımarıklık yapıcaksın.
Bende beş dakika daha uyuyuşunu izleyip tekrar uyandırıcam seni.
Şakalaşıcaz falan. Sen beni uyumaya ikna etmeye çalışcaksın.
Bende 'hadi kalk kalk kahvaltı' hazır diycem. Birlikte kahvaltımızı edicez.
Sen gazetelerin spor sayfalarına bakıcaksın. Ben sana yeni çay koyucam.
Kahvaltımız bitincede tabaklarımızı birlikte mutfağa taşırız.
Ben bulaşıkları yıkarken yüzüğümü çıkardığımda,
'O yüzüğü hemen tak parmağına, hiç çıkmıycak demedim mi?' diye azarlıcaksın beni.
Sonra bende sana sarılıcam. Ben bulaşıkları yıkarken sende müzik açıcaksın.
'Aşkım değiştir bu şarkıyı hiç sevmiyorum' diycem ben.
Sende bizimle ilgili bi şarkı açıp 'pekii bu sana ne hatırlatıyor?' diceksin.
Duyar duymaz gülümsiycem. Sonra sende dudağıma bi öpücük kondurcaksın.
'Bidaha' diyip şımarıklık yapıcam. Sonra tekrar öpüceksin.
Bazen alışverişe falan çıkıcaz.
Ay sonunda kredi kartı ekstresi geldiğinde sen bana söyleniceksin.
Bende 'sen arabanın jantlarını değiştirdin yaa' diyip üste çıkmaya çalışıcam.
Ama hiç küskünlük olmıycak bu tartışmaların sonu.
Gezmelere gidicez birlikte. Ben hazırlanırken sen odanın kapısını çalıcaksın.
Bende 'gel' diycem. İçeri giriceksin ve senin o muhteşem kokun dolucak odaya.
Sonra 'çok güzel olmuşsun' diyceksin bana.
Bende içime senin kokunu çekicem derin derin. Sımsıkı sarılcam.
Akşam eve döndüğümüzde televizyon izliycez birlikte.
Sen maç izlerken, ben 'birazda dizilere bakalım' diye söylenicem.
Kumandayı ele geçirme konusunda tatlı tatlı tartışıcaz.
Sonra ben kanepeye uzanıcam. Sende gelip 'aşkım yatağına git' diceksin.
Ben huysuzluk yapıp 'ben böyle iyiyim aşkım' dicem.
Senin için rahat etmicek, beni yatağıma taşıcaksın.
Tokalarımı çıkarıp saçlarımı okşıcaksın. Sonra ben biraz uyuyup uyanıcam.
Yatakta olduğumu görünce şaşırıcam. Beni taşıdığını hatırlayıp, seni uyandırıcam.
Sonra 'seni öpmeyi unuttum, öpmezsem kabus görürüz' diye fısıldaycam.
Uzun uzun öpücem. Ve huzur içinde uyuycaz..
Biz birlikte uyuyup uyanmalı, ay sonunu nasıl denk getiriceğimizi birlikte düşünmeliyiz.
Seneler sonra kızımız bana 'anne sen en çok kimi sevdin' demeye gerek duymamalı.
Babasına hep çok aşık olduğumu bilmeli.
Ve biz ömürlerimizi böyle bitirmeliyiz..

10 Temmuz 2010 Cumartesi

M.*

Çünkü onun gözlerinde kendimi hiç bi yerde göremediğim kadar net görebiliyorum.
Çünkü onun kirpikleri çok güzel.
Çünkü o pizza yapabiliyor.
Çünkü o ben yemek yapamıyo olsam bile beni çok seviyor.
Çünkü o mercimek de yapabiliyor.
Çünkü o çayı 2 şekerli içer. Bardak büyükse 4
Çünkü ellerim üşürken beni yalnızca o ısıtır.
Çünkü o benim göğsüne yatıp uyumayı istediğim tek insan.
Çünkü bi tek onun yanında ateşim çıkıyor.
Çünkü ben onu çok seviyorum.
Çünkü o saçlarımı okşamasını sevdiğim tek insan.
Çünkü battaniyelerimizi paylaşacağımız günleri bekliyoruz.
Çünkü bizim pempe vosvosumuz olucak.
Çünkü biz birbirimizin herkesten çok herşeyiyiz.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Saçmalamayıseviyorum* ihi mihi ^^

Selam ben gerizekalı.
7 buçuk yaşındayım. Burcum aslan.
Kolayı çok severim. Bide çok güzel omlet yaparım.
Aslında yapmak isteyince herşeyi çok güzel yaparım.
Biberle bamyayı ayırt edemezken şmdi usta aşçı olma yolundayım.
Bişeyi kafama koyarsam yapana kadar her yolu denerim.
Bişeyi yapmamakta direniyosamda onu kimse yaptıramaz bana.
Hep canım sıkılır. Dünyaya karşı gayet relax ve vurdumduymazım.
Bitek sevgilime karşı öyle değilim. Çünkü ona aşığım.
Sürekli konuşurum. Mesela saniyede 155 kelime söyleyebilirim.
Neden 155 ? Bi sebebi yok.
Mesela demeyi severim. Mesela şimdi bi kez daha mesela demiş oldum.
Burak'ın mesela'ya besele deyişine hastayım çküper.
Bide o öküzün sesi çok güzel. Ulusoyfun açalım ona. Albüm yapalım.
Hayvanları severim. Bu durumda Gizem Aşık'ıda sevmiş oluyorum.
Sevgilim kedileri çok sever.
Kedileri bende severim. Ama olsun Gizem Aşık kalp.
İğrenç espri yaparım. Bide sonra gülerim.
Ben gülerken işeriz hep beraber.
Konuşurken istemsiz olarak kaşlarımı çok hareket ettiririm.
Mimiklerime çok gülerler. En çokta Gizem salağı güler.
Bide benim annem var bitane. Çok uyuz ama çok seviyorum onu.
Annem. Annem işte o benim. Bitanecik annem.
Şey. O burayı okuyor galba.
ANNE SENİ SEVİYAĞĞMM.
Lüften bidaha sinirlenip pc'yi kapama tamam mı.
Bide artık twitter'a geçtim buraya fazla yazmıyorum biliyosun şdkfşl
Hadi öptüm .d

Merhaba,

Siz buna ne ad veriyosunuz bilmiyorum ama ben acı çekiyorum.
İçimde tutamadım bak yazdım yine.
Hani seni özlediğimi de içimde tutamayıp söylediğim gibi işte.
Sonra sen öğretmiştin bana her şeyin söylenmemesi gerektiğini.
"Benden bişey bekleme, bi daha olmaz" dediğinde öğrendim içime atmayı.
Bigün yine benim olursan, işte o zaman devam edicem buraya yazmaya.
    Hoşçakal sevgilim, öp kendini benim için.

Erkekler ne ister, Kadınlar ne ister.

Bugüne kadar kendime sordum durdum.
Hani hissettiklerimiz bu kadar aynıyken neden anlaşamıyoruz.
"Erkekler ne ister ?" sorusu. Bunu çoook önceden durum yapmıştım Face'te.
Yine oturdum oturdum düşündüm. Uyuyamıyodum ve beynim aptal bi C vitamini iğnesi yemişçesine, Oscar'lık senaryolar yaratıp, konudan konuya atlıyodu.

Hani şu "dış görünüşle ilgilenmiyorum, içe bakıyorum" tamamen yalan biliyosunuz dimi ?
Şu herkezin inandığı "kişilik tipi 5e katlarmış" lafı da yalan onu da biliyosunuz dimi ?
Yani iyi bi insan olmanın elbette muhteşem bi değeri var. Ve en değerlisi de bu.
Ama bu tamamen tamam değil. Ajdar çok iyi bi adam olsaydı, onunla çıkarmıydınız ?
-Şu an hayatım boyunca gördüğüm en berbat erkek profiline örnek arıyorum, bekle.-
Hıh! Recep İvedik, Dünyanın en müthiş, en iyi kalpli insanı olsa, onla çıkarmıydınız ?
Buna cevabın evetse hacı, bil ki kendini kandırıyosun. Kafanı kaldır da dünyaya bak.
Tamam tekrar ediyorum, tip hiçbi zaman herşey değil, hiçbi zaman da olamaz.
Ama kendine gel, eline yüzüne bakılır bi insan olmak lazım dimi ?
Yok ben kadere bırakıyorum bu işi diyosan, seni sen olarak görücek olan insanı ancak kendini senin gibi kadere bırakmış bulabilirsin, onun da bi erkek olma olasığı olsa olsa %0.05 falandır. Bulursan ne mutlu sana. Ama biliyorum, bulamıcaksın. Kusura bakma.

Hani konuşup duruyoruz ya, erkekler dış görünüşe bakıyolar bilmem ne diye.
Abi ben erkek olsam, bende bakardım. Hatta hepsinden çok bakardım.
Adriana Lima gelcek sana çıkma teklif etcek, sen gidip "yok hacı ben almıyım" diyip sınıfındaki avel kızlardan biriyle mi çıkcaksın ? Uyanmak lazım. Gerçek bu.
Güzel olmak şart yani. Hı ama seviyeleri olur. Az güzel, güzel, çok güzel kızlar.
O zaman erkeklere de seviye ekleriz bizde. Eh işte, idare eder, geçerli ?
Buda bize yakışabilir o zaman.

Hatta ve hatta bu gece ne istediklerini de kaptım. Valla billa anladım. Keşfettim yani.
Aydınlatıyım sizi. Güzel bi kız olmanızı istiyolar. Elinize yüzünüze bakılsın.
Muhabbetiniz iyi olsun istiyolar. Hani konuşulabilsin, baymasın.
Güvenilir olmanızı istiyolar. Arada duygusallaşırsa, bunu sır olarak saklamanız için.
Dürüst olmanızı istiyolar, yalanı hiçbi insan evladı sevmediği için.
Sadık olmanızı istiyolar, eh arkadan vurulmayı da kimse istemez.
Rahat olmanızı istiyolar, çünkü kasılmış insanla takılmak zordur.
Susmanızı istiyolar, 7/24 dırdır yapan kıza ben bile katlanamam.
Aptal kızsal mevzularınızı duymak istemiyolar, onları ilgilendirmediği için.
Azcık aptal olmanızı istiyolar çünkü zeki kızı kızlar bile sevmez.
Kıskançlığın dozunu abartmamanızı istiyolar.
Tamam biraz kıskanılmak iyi gelir ama aşırı kıskançlık yapıp boğmanızı istemiyolar.
Güvenilmek istiyolar, ama çokta değil.
Gerektiğinde çocuklaşıp, gerektiğinde olgunlaşmanızı istiyolar.
Çünkü kimse kız kardeşiyle yada annesiyle çıkıyomuş gibi hissetmek istemez.
Sanki ona muhteşem bişeymiş gibi davranıp, onsuz olamayacağınızı belirtmenizi,
Ama buna inandıkları an onları dünyaya indirip güçlü olduğunuzu göstermenizi istiyolar.
Sürekli aramanızı istiyolar, ama bazen aramayıp merak ettirmemenizi de istiyolar.
İstediklerinde size ulaşmak istiyolar, ama aslında ulaşamayınca sizi daha çok istiyolar.
Kaçmanızı istiyolar, ama çok kovalamak da istemiyolar.

Doğruyum dimi ?
Bunu bugüne dek olan ilişkilerinizi düşünüp okursanız daha çok hak verceksiniz.
Aslında o kadar da zor değilmiş yani daha çok "yapıyormuş gibi yapmak"la ilgili.

Ama oturdum düşündüm de.
"Madem bu kadar basit, neden anlaşamıyoruz ? O zaman kadınlar ne istiyor?"
Ve şuanda bunu yazabilmem için , daha 8608496849 fırın ekmek yemem lazım.
Çünkü ben ne istediğimi hayatım boyunca hiç bilmedim.
Ama en basit şekilde hiç uzatmadan buna şöyle cevap verebilirim.
A) Herşeyi. B) Sahip olduklarından daha fazlasını.
Sanırım burda da haklı olabilitem var. İşte böyle. İyi geceler.

Bunun başlığı yok sevgilim.

Parlak yıldızlar karanlık yalnızlıklara ışık yakmış bekliyor.
Bir gece daha gündüze özenip bitiyor.
Minik balkonumdan izliyorum karanlığın şehre olan hakimiyetini.
İçten ve masum bir sesle şarkı mırıldanıyorum hafifçe.
Sözlerin ritmiyle senfoni oluşturan hıçkırıklarımı,
Gecenin koyu karanlığına karıştırıyorum.
Söylenilenlerin kalıp ölçülerine farklı anlamlar yükleyip,
Umutlarımı birkez daha yaralıyorum.
Sonra bitti deyişin geliyor aklıma.
Bende nelerin başladığını bilmeden "bitti" diyorsun.
Yaşananları rahatça sindirebilen tavırların kırbaçlıyor içimdeki aşkı.
Giderken sadece kırık bi kalp ve birazda gözyaşı bırakıyorsun bana.
Şehir de sakin ve suskun. Sanki acımı hissediyor gibi.
Ama perdeler inmiş senin gözlerine.
Görmüyor musun ? Yarım kalmış aşklar var biyerlerde.
Bu hikayenin kahramanı tek değil.
Başaramıyorum yalnızlığı. Panzehir ol zehrime.
Gitme.
Hadi anla artık. Sensizliği içime gömmek bana göre değil.
Ömrümün kıyılarında gelip gidişlerinle,
Aklımdan silip atamadığım senli hayaller gözümün önünde.
Sen hayatımın kesip atamadığım kangren yanı. Gitme.
Gidersen bi yanımı toprağa gömmüş olucam senle.
Benden de gitmemi isteme.
İsmini anmadan gitmek çok zor.
Ayrılıklar gitsin sen kal benimle .

.                  selintopçuoğlukalpmehmetcanakkankalp.*

Hepinizinağzınasıçayım.

Benim asıl sinirimi bozan şey,
Herkesin herşeyi çok bilmişlik edasıyla kendini nazik olmaya zorlaması.
Nasıl yapabiliyosunuz bunu ? Ya da neden yapıyosunuz ?
Evet gençler sorumuz buydu. Yani SORUNUMUZ.
Baksanıza hepiniz derin bi bok çukuru içinde hapsolup kalmışsınız.
Ve hala nazik davranıyosunuz mınakoduğum insanları. Hala !
Kabalaştım. Çünkü beni siz böyle yapıyosunuz sikko beyinliler.
Ben onyedi yaşıma daha yeni girdim.
Bazı şeylerin farkına yeni yeni varıyorum.
Bazen eksik, yalnız ve çaresiz hissediyosun.
Sonra ne mi oluyo ? Yazıyosun.
Peki sonra noluyo ? Bazı insanlar sana hak veriyo, seni anlıyo.
Ben onyedi yıldır kendimleyim. -tamam bazen kendimi kaybettiğimde oldu ama-
Onyedi yıldır lan onyedi yıldır ! Ben onyedi yıldır kendimi anlamış değilim.
Benim annem babam beni anlıyamıyo, sevdiğim insanlar beni anlıyamıyo.
Peki siz orda gavuramı gibi oturup götünüzü yayarak beni nasıl anlıyabiliyosunuz ?
Ne sanıyosunuz lan kendinizi !
Gerizekalı bi psikolog havasında "anlıyorum" diye bızıklayıp duruyosunuz.
Anlamıyosunuz. Anlamıyolar. Kimsenin bi sik anladığı yok.
Ben de sizi anlamıyorum. Anlayamamda.
Zaten ben buraya beni anlayın diye yazı yazmıyorum bebeler.
Sadece lağıma dönen beynimdeki fareleri salıyorum.
Beynimi kemiriyolar. O kadar.
Ben her an bu nazikliğiniz ve yapmacıklığınız için biraz daha kusuyorum.
Midem ekşiyor. Daha fena oluyorum.

Sadece 5 dakikalığına gelecek için neler hayal ettiğinizi düşünün.
O adamı, evinizi, çocuklarınızı, işinizi, mutlusunuz. Pembe bi klozetiniz bile var.
Ve hemen gidin sıçın, kusun, işeyin.
Bakın bu kadardı.
5 dakika bile sürmedi dimi ?
Sizin o hayallerinizi süslediğiniz gelecek NAH gelecek.
Başkalarını anlamayı kesin.
Ve şimdi siktir olun.

O bir daha geri gelmiycek..

Siz hiç herşeyinizi kaybettinizmi ? -Ben kaybettim. Birkaç yıl önce.
Annem, babam, arkadaşım, dostum, kankam. Hepsi oydu. Herşeydi o.
Uğursuz gün. 4 Ekim 2007 Perşembe.
Sonun sonunun sonununa gelmiştim.
Çok mutsuzdum. Çünkü o hastanedeydi. O, dedem.
Ama biliyordum. İyileşicekti. İyileşmek zorundaydı. Beni bırakıp gitmezdi o.
Annem hastanede onun yanında kalıyordu.
Yarım saatte bi arayıp dedemin durumunu soruyordum. İyi diyordu bana, iyi.
Babama ısrarla beni hastaneye götürmesini söylüyordum.
Çünkü dedemi mutlaka görmem gerekiyordu. İçim hiç rahat değildi.
Yarın gidicez, söz, dedi. Ama o yarın hiç olmadı.
Sonra telefonuma bi mesaj "başın sağolsun."
Hayır dedim. Hayır olamaz. Ölmedi o. Ölemez. Ölmez. Gitmez beni bırakıp.
Annemi aradım hemen. Dedem nasıl dedim.
Sustu önce. Sonra derin bi nefes aldı. İyi dedi, iyi.
İnandım. Belkide inanmaktan başka çarem yoktu o an.
Sonra babam geldi. Konuşmamız gerekiyor diyerek abimi ve beni odaya çağırdı.
Söyledi işte. O lanet cümleyi söyledi. Öldü dedi. Öldü !
O cümleden sonra hatırladığım tek şey, yere yığılışım ve kulaklarımdaki korkunç uğultu.
Öldü o. Bidaha gelmiycek. Hiç. Kelimeler o kadar anlamsız ki..
Bidaha onun maviş gözlerini hiç göremiycem.
Bidaha sabahları gıdıklayarak uyandıramıycam onu.
Bidaha sigara içtiği için kızamıycam.
Anlatamam şuan hissettiklerimi.
Unutmıycam seni hiç. Dünyanın en iyi insanı olduğunu hiç unutmıycam söz.
Beni böyle bırakıp gittiğinide unutmıycam. Daha son kez sarılamamıştım bile.
Neden beklemedin ?
Şimdi kim hergün kurabiye alıcak bana ? Kiminle yiycem jelibonlarımı ?
Kışın ortasında dondurma istiyorum diye tutturduğumda,
senden başka kim simit yemeğe ikna edebilirki beni ?
Kimin omzuna çıkıp dut toplıycam ?
Kiminle kedilere mama hazırlıycaz ?
Köpeğimizi kiminle birlikte yıkıycam ?
Kimin dizine yatıp film izliycem ben ?
Tatillerimi kiminle geçiricem ?
Senin o küçük yastığına kim yatıcak şimdi ?
Böyle zamansız gidilir mi ?
Daha ektiğimiz şeftaliler bile meyve vermemişti.
Hani ilk şeftalimizi birlikte yiycektik ? Söz vermiştin.
Daha salıncak kurucaktık bahçemize.
Neden gittin beni böyle yalnız bırakıp ? Söylesene neden, neden !

O rüyamdaydı bugün. Gerçek gibiydi aynı.
Geldi. Biliyorum.
Dizlerinin üzerindeydi kapıdan içeriye girerken.
Sonra odanın ortasına oturdu.
Titreyerek bana baktı o masmavi gözleriyle.
Ama gözleri ışık saçmıyodu artık.
Burda çok yakıyolar dedi, çok yakıyolar..

.

OnyediOnyedi.*

Bugün benim 17min ilk günü.
İçim kıpır kıpır ama bi yandan da büyüyor olmanın verdiği burukluk var.
Kabul etmek gerek güzel bi 16 yaş geçirdim.
Tüm aksiliklere rağmen, baktığımda mükemmel bi dost var elimde.
16'mda buldum onu. Gizem Aşık. kalp.
Hep uğur getirdi bana, hep güldük birlikte.
Ve Tanrı en büyük mutluluğu 16mın sonuna saklamış sanırım.
Evet son 4 ay..
Sevgilim, seni seviyorum.
Bak 16m bitti, 17 oluyorum. Büyüyorum, olgunlaşıyorum.
Seni dünyadaki kötü olan herşeyden uzak tutmak istiyorum.
Ben bizi korurum. Çünkü sen korkarsın tamam mı ?
Hayatım boyunca hiçbişeyden korkmadım ben.
Ama sen kendin söyledin. Sen safsın sevgilim, kanarsın. Canın yanar.
Ben varım. Bize zarar gelmesin diye herşeyi yapabilirim.
Sen bunu bilmezsin, ama yapabilirim işte.
Hem zaten büyüyorumda.
Gerçi ben ne kadar büyürsem büyüyim hep senin miniğin olarak kalıcam.
Bu değişmicek unutma. Değiştirmeyede çalışma.
16'ma dek yoktun. Ama bundan sonra hep ol istiyorum.
Ben her doğumgünümde yalnızdım.
İzin verirsen artık bundan sonrakilerin hepsinde seninle olmak istiyorum.
Bugün eğer bu kadar huzurluysam, sen benimle olduğun için.
Seninle iyileşmeyi seviyorum. Seninle büyümeyide. Hayat anlamlandı seninle..
Yüzün yüzüme yakın olduğunda sanki mıknatıs gibi sana çekildiğimi hissediyorum.
Senin omzunun üstünden gördüğüm dünya muhteşem.
Sen yanımdayken işte şimdi tamamlandım diye düşünüyorum.
Şuan dünyanın ikimizin dışındaki geri kalanı zerre kadar umrumda değil.
Kıyametler kopsun, dünya isterse yuvarlak şeklinden tepsi şekline bürünsün.
Denizler yansın, güneş gidip bi daha hiç gelmesin. Hiçbiri umrumda değil.
Ben iyiki doğmuşum. Ve sen iyiki beni bulmuşsun.
Kaybetmemek dileğiyle, 17ime hoşgeldin benimle birlikte :)

Bigün geleceğimiz gelicek.

Az önce yatıyordum. Tavanı izliyordum. Sonra gözlerim elime gitti.
Tırnaklarıma, ojelerime. Beyaz.. Sen çok beğenmiştin.
Ellerimi ellerine alıp tırnaklarıma dokunmuştun. Çok güzeller demiştin.
Şimdi hatırladımda ilk buluşmamızda da pembe oje sürmüştüm.
Dur dur geçmişi bırakıp geleceği düşünelim birazda.
En baştan alalım şimdi bekle.
Ben her sabah uyandığımda senin yanına gelmeliyim aslında.
Sen yatağında mışıl mışıl uyuyo olucaksın.
Ben seni öyle görünce gülümsiycem. İyiki var diycem senin için..
İyiki var, iyiki benim, iyiki sevmişim onu.
Sonra biraz daha yaklaşıcam, saçlarını okşayıp battaniyeni düzelticem.
Yerin varsada yanına kıvrılırım biraz zaman geçirip kahvaltı hazırlamaya giderim.
Krep yapıcam bazen, bazen omlet. Bide çay demlerim sana, sevdiğin gibi.
Bahçemize kurarım kahvaltı soframızı, herşey hazır olunca gelip uyandırırım seni.
Geldiğimde sana 'aşkıım' diye seslenip öpücüklere boğucam.
Sende o dünyalar güzeli gözlerini açıp gülümsiyceksin bana.
Sonra tekrar kapatıp 'beş dakika daha yaa' diye mırıldanıp şımarıklık yapıcaksın.
Bende beş dakika daha uyuyuşunu izleyip tekrar uyandırıcam seni.
Şakalaşıcaz falan. Sen beni uyumaya ikna etmeye çalışcaksın.
Bende 'hadi kalk kalk kahvaltı' hazır diycem. Birlikte kahvaltımızı edicez.
Sen gazetelerin spor sayfalarına bakıcaksın. Ben sana yeni çay koyucam.
Kahvaltımız bitincede tabaklarımızı birlikte mutfağa taşırız.
Ben bulaşıkları yıkarken yüzüğümü çıkardığımda,
'O yüzüğü hemen tak parmağına, hiç çıkmıycak demedim mi?' diye azarlıcaksın beni.
Sonra bende sana sarılıcam. Ben bulaşıkları yıkarken sende müzik açıcaksın.
'Aşkım değiştir bu şarkıyı hiç sevmiyorum' diycem ben.
Sende bizimle ilgili bi şarkı açıp 'pekii bu sana ne hatırlatıyor?' diceksin.
Duyar duymaz gülümsiycem. Sonra sende dudağıma bi öpücük kondurcaksın.
'Bidaha' diyip şımarıklık yapıcam. Sonra tekrar öpüceksin.
Bazen alışverişe falan çıkıcaz.
Ay sonunda kredi kartı ekstresi geldiğinde sen bana söyleniceksin.
Bende 'sen arabanın jantlarını değiştirdin yaa' diyip üste çıkmaya çalışıcam.
Ama hiç küskünlük olmıycak bu tartışmaların sonu.
Gezmelere gidicez birlikte. Ben hazırlanırken sen odanın kapısını çalıcaksın.
Bende 'gel' diycem. İçeri giriceksin ve senin o muhteşem kokun dolucak odaya.
Sonra 'çok güzel olmuşsun' diyceksin bana.
Bende içime senin kokunu çekicem derin derin. Sımsıkı sarılcam.
Akşam eve döndüğümüzde televizyon izliycez birlikte.
Sen maç izlerken, ben 'birazda dizilere bakalım' diye söylenicem.
Kumandayı ele geçirme konusunda tatlı tatlı tartışıcaz.
Sonra ben kanepeye uzanıcam. Sende gelip 'aşkım yatağına git' diceksin.
Ben huysuzluk yapıp 'ben böyle iyiyim aşkım' dicem.
Senin için rahat etmicek, beni yatağıma taşıcaksın.
Tokalarımı çıkarıp saçlarımı okşıcaksın. Sonra ben biraz uyuyup uyanıcam.
Yatakta olduğumu görünce şaşırıcam. Beni taşıdığını hatırlayıp, seni uyandırıcam.
Sonra 'seni öpmeyi unuttum, öpmezsem kabus görürüz' diye fısıldaycam.
Uzun uzun öpücem. Ve huzur içinde uyuycaz..
Biz birlikte uyuyup uyanmalı, ay sonunu nasıl denk getiriceğimizi birlikte düşünmeliyiz.
Seneler sonra kızımız bana 'anne sen en çok kimi sevdin' demeye gerek duymamalı.
Babasına hep çok aşık olduğumu bilmeli.
Ve biz ömürlerimizi böyle bitirmeliyiz..

M.*

Çünkü onun gözlerinde kendimi hiç bi yerde göremediğim kadar net görebiliyorum.
Çünkü onun kirpikleri çok güzel.
Çünkü o pizza yapabiliyor.
Çünkü o ben yemek yapamıyo olsam bile beni çok seviyor.
Çünkü o mercimek de yapabiliyor.
Çünkü o çayı 2 şekerli içer. Bardak büyükse 4
Çünkü ellerim üşürken beni yalnızca o ısıtır.
Çünkü o benim göğsüne yatıp uyumayı istediğim tek insan.
Çünkü bi tek onun yanında ateşim çıkıyor.
Çünkü ben onu çok seviyorum.
Çünkü o saçlarımı okşamasını sevdiğim tek insan.
Çünkü battaniyelerimizi paylaşacağımız günleri bekliyoruz.
Çünkü bizim pempe vosvosumuz olucak.
Çünkü biz birbirimizin herkesten çok herşeyiyiz.

Saçmalamayıseviyorum* ihi mihi ^^

Selam ben gerizekalı.
7 buçuk yaşındayım. Burcum aslan.
Kolayı çok severim. Bide çok güzel omlet yaparım.
Aslında yapmak isteyince herşeyi çok güzel yaparım.
Biberle bamyayı ayırt edemezken şmdi usta aşçı olma yolundayım.
Bişeyi kafama koyarsam yapana kadar her yolu denerim.
Bişeyi yapmamakta direniyosamda onu kimse yaptıramaz bana.
Hep canım sıkılır. Dünyaya karşı gayet relax ve vurdumduymazım.
Bitek sevgilime karşı öyle değilim. Çünkü ona aşığım.
Sürekli konuşurum. Mesela saniyede 155 kelime söyleyebilirim.
Neden 155 ? Bi sebebi yok.
Mesela demeyi severim. Mesela şimdi bi kez daha mesela demiş oldum.
Burak'ın mesela'ya besele deyişine hastayım çküper.
Bide o öküzün sesi çok güzel. Ulusoyfun açalım ona. Albüm yapalım.
Hayvanları severim. Bu durumda Gizem Aşık'ıda sevmiş oluyorum.
Sevgilim kedileri çok sever.
Kedileri bende severim. Ama olsun Gizem Aşık kalp.
İğrenç espri yaparım. Bide sonra gülerim.
Ben gülerken işeriz hep beraber.
Konuşurken istemsiz olarak kaşlarımı çok hareket ettiririm.
Mimiklerime çok gülerler. En çokta Gizem salağı güler.
Bide benim annem var bitane. Çok uyuz ama çok seviyorum onu.
Annem. Annem işte o benim. Bitanecik annem.
Şey. O burayı okuyor galba.
ANNE SENİ SEVİYAĞĞMM.
Lüften bidaha sinirlenip pc'yi kapama tamam mı.
Bide artık twitter'a geçtim buraya fazla yazmıyorum biliyosun şdkfşl
Hadi öptüm .d
 

Blog Template by YummyLolly.com - Header made with PS brushes by gvalkyrie.deviantart.com
Sponsored by Free Web Space